Beslenme İlkeleri

Adölesan Dönemi ve Beslenme

      Ergenlik; fiziksel, biyokimyasal, ruhsal ve sosyal yönden hızlı büyüme, gelişme ve olgunlaşma süreçleriyle birlikte çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemidir. Ergenlik çağının genellikle kızlarda 10-12, erkeklerde ise 11-14 yaşlar arasında başladığı kabul edilmektedir.

      Ergende beslenmenin önemi: Ergenlik çağında büyüme hızlıdır. Hızlı büyüme ve gelişme ise enerji ve besin öğelerine ihtiyacı arttırır. Gencin yaşam koşullarına, daha önceki dönemlerde kazandığı beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak bazı sorunlar yaşanabilir. Sorunların giderilip, gencin sağlıklı büyüme ve gelişmesini sağlayacak beslenme koşullarına kavuşturulması ve ileriki yaşamında sağlığını olumlu etkileyecek alışkanlıkların kazandırılmasında her zaman olduğu gibi çevresine( aileye, okula ve toplumun diğer kurumlarına) önemli görevler düşmektedir.



       Vücut şeklinde cinsiyet hormonlarına bağlı değişiklikler görülür. Özellikle vücuttaki yağ dokusunda, kas ve kemik yapısında değişiklikler olur. Kız çocuklarda göğüs ve kalçalar belirginleşir. Erkeklerde ise vücut adaleli ve az yağlı bir görünüm alır. Bu dönemde kızlardaki kilo artışı yağ hücre sayısında da artışa neden olacağı için yetişkinlikte kilo problemine sebep olabilir. Yine bu dönemde sosyal medyadaki örnekleri kendisine hedef alıp, yanlış beslenme programları uygulayabilir. Beslenme bozukluğuna bağlı olarak anoreksia nervoza veya bulimia nevroza gelişebilir. Gençlerin böyle yanlışlara düşmemesi, kafasındaki sorulara cevap bulması için bir diyetisyenden yardım almaktan çekinmeyin.

       Bedensel hareketler arttırıldığı, yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat edildiği sürece kasların gücü artar ve şişmanlık önlenir, kemik mineral yoğunluğu artar.



       Hızlı büyümeye ek olarak gencin sporla uğraşması enerji ve besin öğelerinde artışa neden olur. Çeşitli spor dallarının ne miktarda ek enerji gerektirdiği ve bunu karşılamak için diyetin özelliği konusunda gençlere yeterli bilginin verilmesi ve bilinçlendirilmeleri gerekir. Gençlerin ev dışında geçirdikleri sürenin artması nedeniyle ayaküstü beslenme (fast food) veya abur-cubur beslenme alışkanlığı çocuk ve gençler arasında yaygın olarak görülmektedir. Aslında bu tip beslenme günümüzde insanın hızlı yaşam temposu nedeniyle oluşmuştur. Bu tür beslenme ile enerjinin %40-50'si yağdan gelmektedir. Bu yağın çoğunluğu doymuş yağlardan oluşmaktadır.



       Diyetteki doymuş yağ miktarı ve serum kolesterol düzeyi ile kalp-damar hastalıkları arasında ilişki olduğu bilinmektedir. Bu hastalıklar yetişkinlerde görülmesine karşın temelleri çocukluk çağında atılmaktadır. Genellikle fast food tarzı beslenmede A ve C vitaminleri, kalsiyum, posa tüketimi yetersizdir, yağ ve tuz tüketimi ise yüksektir.


       Kötü beslenmeye bağlı olarak görülen bir diğer sorun da kansızlıktır (anemi). Adet görme (menstrüasyon) ve demir eksikliği, yine bu dönemdeki kızların kansızlığa daha yatkın olmalarına yol açar. Her gün 4-5 köfte kadar hayvansal protein mutlaka alınmalıdır. Bunun yanı sıra, haftada 3-4 tane yumurta tüketilmelidir.

       Erişkin kemik kitlesinin büyük bir çoğunluğu, ergenlik döneminde (adölesan çağda) oluşur. Kemik kitlesinin maksimum düzeye ulaşabilmesi, günlük kalsiyum gereksiniminin karşılanması ile mümkündür. Kalsiyum alımının yeterli olması, sağlam bir kemik yapısı oluşmasına ve ileriki dönemde görülebilecek osteoporoz (kemik erimesi) riskinin azalmasına etkendir. Adölesanların gereksinimlerini karşılayabilmeleri için günlük 1300 mg kalsiyuma ihtiyaçları vardır.